22 Kasım 2016 Salı

On Parmakta On Marifet PİYANO

Çoğu müzik aletinin sesi besteye ve orkestrasyona göre kulağa hoş gelebilir,etkileyici olabilir.ama bence hiçbir müzik aleti tek enstrüman olarak dinlendiğinde piyanonun verdiği keyfi vermez. 

Uzmanlar piyano çalmanın birçok artısı olduğunu belirtir. Beynimiz hem sag, hem sol ele ayni anda farkli komutlar verir. Fizikçi Gordon L. Shaw ve psikolog Frances H. Rauscher’in 78 çocuk üzerinde yaptığı çalışma ile okul öncesi çocuklarda piyano çalmanın çocukların zihinsel yapısını geliştirdiği ve bu çocukların öncelikle matematik ve fen dallarında olmak üzere pek çok alanda daha başarılı olduğunu kanıtlamıştır. 

Cimcime'de birkaç aydır piyano dersleri alıyor. Bazen severek bazen zorla Beyer Metoduyla ilerlemeye çalışıyor. Ben de piyano konusunda onu daha çok özendirecek bilgiler bulmak için araştırma yaparken topladığım bazı bilgileri burada paylaşayım dedim.   

Tuşlu (klavyeli) çalgılar ailesinden, ses aralığı : 7,5 oktav ( 88 nota ) olan, bazen peslerdeki siyah ek tuşlar nedeniyle tuş sayısı 92’ye çıkan, 2 ya da 3 pedallı, tahta kasa, demir çapraz ve çelik tellerden yapılan, kuyruklusu 2,7 metre uzunluğunda olan bir müzik aletidir piyano. 

1700’lü yıllarda Floransa’da klavsenden piyanoyu türeten Bartolomeo Cristofori’den beri piyanolarda çeşitlenmiştir. 


Duvar (Konsol) Piyanosu: Telleri ve armoni tablosu düşey olan piyanodur. Konsol piyano adıyla da anılan duvar piyanosunun, tellerinin yerleşimi kuyruklu piyanodan farklı olarak dikine dizilim gösteren, az yer kapladığı için evlerde daha çok tercih edilen, genellikle ladinden imal edilen akustik piyano türüdür.

Elektro Piyano: Rezonansı çalgının mekanizmasına dahil olan ya da dışarıdan bağlanan yükselteçlerin sağladığı bir piyano çeşididir. Günümüzde piyano elektronik formlarıyla da yaygın kullanım alanına sahiptir. Elektro piyanolar yüzde 100 akustik sese sahip olmasa da teknolojinin sınırlarını zorlayarak akustik piyanolara en yakın sesleri ve piyano tuşu hassasiyeti sağlayabilmektedir. Elektro piyanoların bakımının neredeyse olmaması, taşınmasının kolay olması gibi etkenler onları daha kullanışlı kılmaktadır.

Prepared (Hazırlanmış) Piyano: Tellerinin arasına çalgının tınısını değiştirecek nesnelerin (çivi, tahta, maden ya da kauçuk parçaları) yerleştirildiği bir piyano türüdür. Türkçeye “hazırlanmış piyano” diye çevrilmiştir. John Cage’in 1940’larda müzik dünyasına kattığı bir piyano çeşidi olarak karşımıza çıkan prepared ya da Türkçe ismiyle hazırlanmış piyanodur.

Kuyruklu Piyano: Telleri ve armoni tablosu yatay olan piyano çeşididir. Kuyruklu piyanolar bir özelliği büyüklüğü ve ihtişamlı görüntüsüyle büyüleyici ve göz kamaştırıcı olmasıdır. Ancak bu ihtişamı nedeniyle kuyruklu piyanolar diğer piyano çeşitlerine göre oldukça pahalıdır. Hatta kuyruklu piyanonun fiyatı olarak bir ev parası bile diyebiliriz. Kuyruklu piyanolar genel olarak konser piyanolarıdır ve konser salonlarında kullanılır. Sesi ve akustiği çok güçlüdür. Tam kuyruk, yarım kuyruk ve çeyrek kuyruk gibi çeşitleri bulunur.

Mekanik Piyano: 1880’e doğru Amerika’da icat edilen otomatik bir piyanodur. Mekanik piyanoda, üzerinde dişler bulunan tahta bir silindir, bir zemberekle döndürülür ve çekiçleri hareket ettirir.

Pnömatik Piyano: Pirinç ve cetvelin (Pan Flür Denir) delikleri ile uyuşan karton bir rulonun deliklerinden çalgının içine hızla giren havanın basıncıyla çekiçlerin hareket ettiği otomatik bir piyanodur.

Piyano çalmak için sabir mutlaka cok onemlidir ama sadece sabirla calismak da yetmiyor. Piyanoyu hakkını vererek, tekniğiyle, hissederek, dogru el-kol açısıyla, yorulmadan çalmak için ders almak da gerekir. 

Piyanoya başlayanlar için egzersiz teknikleri veren bir kaç metod vardır. 

Beyer Piyano Metodu 


Piyano öğrenmeye yeni başlayanlar için olmazsa olmaz bir klasik piyano metodudur. Oldukça iyi parmak egzersizlerine sahip olan metod kitabını düzenli şekilde çalışan bir kişi kısa süre içerisinde parmaklarının açıldığını, gün geçtikçe piyanonun tuşlarına daha iyi hakim olduğunu görür. Bazı egzersizler oldukça eğlenceliyken maalesef bazı egzersizler ise oldukça sıkıcıdır.

Czerny ve Hanon adlı kardeş kitaplarından farkı baş tarafındaki porteyle piyano tuşlarını eşleştiren eşsiz görseldir. 

Hanon Piyano Metodu


Piyano öğrenenlerin her daim el altında bulundurması gereken kitaplardandır. Çift el iniş çıkışları ve akor yürüyüşleri bulunan, doğru çalışıldığında kuğu gibi zarif ve panter gibi hızlı bir piyano tekniğine kavuşmanızı sağlayan ileri düzey piyano metodudur. Maalesef egzersizlerde en ufak bir melodi kırıntısı yoktur. Okumayı ögretmek için kullanılan fişlere benzer. Fakat sporcuların antreman öncesi yaptıkları ısınma hareketlerinin piyanodaki karşılığı gibi bir metoddur. 

Çalarken aynı zamanda notaların sesli okunması, ezbere çalınmaması bir taşla iki kuş vurmayı sağlar.

Czerny Piyano Metodu


Carl Czerny 19.yy’ın en büyük piyanist ve öğretmenlerinden biridir. Önce babası Viyana'lı piyanist Wenzel Czerny'den eğitim almış, sonra Beethoven ve Bach'tan dersler almıştır. Franz Liszt'in öğretmenliğini yapmış ve büyük piyano virtüözünü yetiştirmiştir. 

Czerny metodu Beyer'e nazaran intermediate ayarında bir metoddur. Teknik olarak geliştirici olması nedeniyle hala konservatuvarlarda çalıştırılır. Teknik olarak gelişmek için 100 Czerny ile başlanır. 30, 40, 50, 100 Czernylere geçilir. Müzikal açıdan çok fazla doyurucu bulunmadığı için konserlerde pek rastlanmaz fakat o etüdler, egzersizler sayesinde kazanılanların değeri çekilen ıstıraba değer.

Brahms Piyano Egzersizleri


Bir çok 19. yy müzisyeninin önemli gelir kaynaklarından biri, piyano öğretmenliği idi. Brahms da bu sayede bir çok egzersiz ve çalışma bestelemiş ve hazırlamıştı. Bu egzersizleri daha sonraları Clara Schumann gibi piyanistlerle de paylaştı. Öğretmenliği bıraktıktan uzun süre sonra da bu çalışmaları yayınlama kararı aldı. Bu kitapta yer alan bu çalışmalar, Brahms'ın tanımlaması ile "her çeşit işkence aleti" seviyeleri ile ilgili bilgi vermektedir. Romantik dönem piyano tekniğini geliştirmek adına çok faydalı olan bu egzersizler, piyanistler için çok değerli birer kaynak görevi görmektedir. 


21 Kasım 2016 Pazartesi

Kitap Fuarı

Bu sene kitap fuarını ucundan yakaladık. Cimcime ile beraber gittiğimiz için bana sıra gelmeden yorulduk. Ama Cimcime için çok güzel kitaplar aldık. 

Sen Uyurken Tübitak Yayınlarının bir kitabı. Dünyanın bir ucundaki çocuklar uyurken, aynı saatlerde başka coğrafyalardaki çocukların neler yaptığını anlatıyor. İçindeki çizimler çok güzel ve elbette farklı ülkelerden bahsettiği için benim hemen ilgimi çekti. 


Cimcime gezmeyi seven bir çocuk olduğu için önüme çıkan her seyahat temalı çocuk kitabının üzerine atlıyorum. Bir süredir Kemal'in maceralarını ve yazarını yakından takip ediyordum zaten. Fuarda %40 indirimli bulunca hemen attım çantaya. Maceralar şimdilik sadece Brüksel ve Londra'da geçiyor ama artacak. Çünkü yazarımız oğlu ile yeni yerler gezdikçe yeni kitaplar yazıyor. Yazar Özge Lokmanhekim Şehrin Çocuk Hali web sitesinin kurucusu. Ayrıca benim çok severek takip ettiğim Seyahatperest isimli blogun da yazarı. Kitap Altın Kitaplardan çıkmış. Çizimler de çok başarılı. 


Duygularıyla Arkadaş Olan Çocuk çocukların duygularını tanımaları ve kabul etmeleri üzerine. Shelly Hehenberger'in illustrasyonları çok başarılı. Resimlerdeki renkler çok güzel. Okuyan Koala yayınlarından. Tübitak standından aldık sanırım.  


Bir süredir takip ettiğimiz bir diğer seri de Redhouse Kidz'den LeyLa Fonten'den Öyküler. Tülin Kozikoğlu'nun yazdığı ve Sedat Girdin'in resimlediği öyküler insan huyları taşıyan sevimli hayvanlar ve onların çevreleriyle ilişkileri üzerine. Daha önce Mutsuz Kedi Dila'yı okumuştuk. Bu sefer Sabırsız Sinek Feza ve İnatçı Kirpi Mina'yı aldık. Şöyle bir göz attım, eğlenceli hikayeler.


Canı iş yapmak istemeyen bir Rakun'un işlerini yapmak için kendisine bir robot yapmasını anlatan Sen Bir Robot Değilsin eğlenceli bir kitap. Sadece bir göz attım, detaylı okumadım. Ama itiraf ediyorum , içinde sırf rakun var diye aldım kitabı


Kıpır Kıpır, Yalvaç Abi'nin (Ural) kitaplarını da basan Marsık Yayınlarından çıkmış. İki kardeşin farklı yetenekleri olabileceğini güzel bir dille anlatan yazarımız Ann Bonwill, komik öykünün sonunu güzel bir ders ile bağlamış. Bale yapmak için dersler alan iki kız kardeşin hikayesi, çocukları yetenekli olmadıkları konularda zorlamak yerine, yetenekli oldukları alanları farkedip yönlendirmek açısından yetişkinlere de güzel mesajlar veren bir kitap. 


Gelelim Pöti'ye...Pöti yedi yaşında tatlı bir kız. Sıradan köpeklere göre çok daha havalı. Hem çok özel hem de farklı... Pöti, Gökçe Gökçeer'in yazıp Mustafa Gündem'in resimlemiş olduğu bir serinin ilk kitabı. Gökçeer bizlere bu seride Pöti adındaki bir köpeğin maceralarını anlatıyor. Üstelik bu serinin bir özelliği var, o da kitapta anlatılan köpeğin tamamen gerçek olması!

Pöti, seneler önce Yedikule Hayvan Barınağı'ndan evlat edinilmiş. Dolayısıyla Gökçeer de kitabında okurlara Pöti'yi tanıtırken bir yandan da hayvan barınaklarının önemini anlatıyor. Petshop'lar yerine barınaklardan ve sokaktan hayvan evlat edinilebileceğini vurgulayarak çocuklarınızla birlikte sadece hayvanları beslemek için de barınaklara gidebileceğinizi hatırlatıyor.

Kitabın aynı zamanda çok özel başka bir yanı daha var... Bu kitabı satın alarak Pöti gibi barınaklarda yaşayan hayvanlara yardım edebilirsiniz. Çünkü aldığınız her bir kitap için Yedikule Hayvan Barınağı'na 1 TL bağış yapıyorsunuz.


Serinin ikinci kitabı da çıkmış. Pöti ve Dede. Set halinde alınca daha tatlı oluyor :) 


Pembe domuzcukların hikayesi Jonathan Kağıdımı Yırttı, çocukların birbirini sürekli şikayet etmesini konu alan bir kitap. Okurken öğretmene çok acıdım. Resimler çok şeker. Bu kitap da Okuyan Koala'dan. 


Aldığımız kitaplar içinde en çok sevdiklerimi sona sakladım. Bunlardan ilki Gergedanlar Krep Yemez, diğeri de Kaplanı Sakın Gıdıklama. İkisi de resimler açısından çok zengin. Konuları da ilginç. Gergedanlar Krep Yemez'i Tırtıl Kids Kitabevinde görmüştüm daha önce 22 TL diye almamıştım. Fuarda 10 TL'ye denk gelince aldım ama D&R online'da 1 TL daha ucuz :).  Kitap yeni değil aslında ama çıktığı an Bir Dolap Kitap'ta çok güzel övgüler almıştı, ben de listeme eklemiştim.  


Pamela Butchart'ın yazdığı Kaplanı Sakın Gıdıklama'yı okurken kendi kızımın hikayesini okuyorum sandım. Marc Boutavant'ın resimleri de çok çarpıcı. Marsık Kitapevinden çıkmış. Neşeli bir öykü!


Son olarak Elektrik Mühendisi babamızın Tübitak Yayınlarından 5,5 yaşındaki kızımız için seçtiği kitabı görüyorsunuz. Sanırım bir çırak yetişiyor. 


Hepinize bol kitaplı günler dilerim. 

19 Ağustos 2016 Cuma

Her Hal'de Yurtdışına Çıkışlarımız

Seyahat etmeyi seven, işi de seyahate dayalı biri olarak her halde yurt dışına çıkmam gerekiyor. Temmuz ortasından beri nette sürekli "çıkarken aman şunu al aman bunu al" gibi korkutucu ve vazgeçirici yazılar okuyup  duruyorum. Temmuz ortasından beri deniz, kara ve hava yoluyla yurtdışı çıkışı yapmış biri olarak söylemek isterim ki korkacak bir şey yok. Pasaportunuz bordo da olsa, yeşil de olsa gerekli olan sadece iki tane evrak. Biri şirketten izin yazısı, diğeri sgk dökümü.  

15 Temmuz gecesi valiz toplayıp her şeye rağmen 16 Temmuz öğlen Varşova'ya uçma hayalleri kuran ben, tırsak Lot'un uçak göndermemesi nedeniyle hızlı bir plan değişikliği ile Ayvalık üzerinden Midilli'ye gitme kararı aldım (bu arada bir ay geçmesine rağmen Lot'tan bilet paralarını alamadım. Hayretler içerisindeyim, Pegasus bile iade etmiş). Bu kararın asıl nedeni Cimcime'ye sadece 1,5 ay vize verilmiş olması ve o kısacık zamanda kızımızla yurt dışında tatil yapmak istememiz. Vize masrafı da cabası. (tamam 7 yaş altı çocuk için vize parasının tümü yok ama 20 Euro masraf alıyorlar ve ayrıca 65-80 TL arası notere muvaffaketname parası veriyorsunuz. Haa anne baba çocuk aynı yerden aynı anda vize alacaksa muvaffaketname istenmeyebilir ama Polonya konsolosluğu bizden istedi. Neden yansın o paralar di mi?) 


Yeşil pasaportlulara yurt dışı yasağı geldiği gün değil hatta an, biletlere 60 euro, araba biletine 65 euro ve ekstradan bir aylık yeşil sigortaya 70 euro bayılmış olarak elimde bordo pasaportla deniz hudut kapısında sıra bekliyordum. Stres ve heyecan diz boyu. O davudi sesli spikerin televole anaonsları gibi "bordolar geçecek mi yoksa onlar da mı geri gidecek" diyen bir ses kafamın içinde dönüyor. Sonra gümrük görevlileri gelip açıklamalar yapıyor ve elinde izin kağıdı olmayan yeşiller kesin dönsün, bordolara da bakacağız diyor. Kuzu kuzu sıraya giriyoruz. Pasaportları veriyoruz. Nerede çalışıyorsun, görevin ne, mesleğin ne diye soruyor. O arada ...lisi görebilir miyim diyor. Hah işte şimdi yandık diyorum olmayan bir evrak istedi galiba. Sonra tekrar ediyor, ben panikten yine anlamıyorum. En sonunda adam "çocuk hanfendi, çocuğu göreyim" dediğinde gülmeye başlıyorum. Cimcimenin boyu deskten kısa olduğu için görevli çocuğu görememiş meğer. Ohh çekip adını anlayamadığım kızımı kucağıma alıp gösteriyorum. Ben ve Cimcime kolay geçiyoruz. Eşime ve tüm erkeklere daha çok soru soruyorlar. Cross check yapıyorlar, kimlik bilgileri çıkmadı siz söyleyin bize diyorlar filan. Sonuçta özel sektör emeklisi olduğu için o da kolayca geçiyor. Daha sonra arabanın işlemleri yapılıyor. Ehliyetlerimiz 2016'da yenilendiği için sorun yaşamıyoruz (yoksa uluslararası ehliyet için de yüklüce bir para bayılacaktık). Arabamıza şöyle bir bakılıyor, valiz varsa onlar x-ray cihazına gidiyor. Bir bakıyorsunuz arabanızla feribota biniyorsunuz. Gözüm hep arkada. Son dakikada birisi "bir dakkaaa, şu evrak da var mı?" diyecekmiş gibi geliyor. Aklıma "Operasyon : Argo" nun son dakikaları, uçaktaki bekleme sahnesi geliyor. O arada feribot açılmış, yüzüme çarpan sıcak rüzgarla ayılıyorum. 

Biz ilk çıkan dalgada olduğumuz için biraz stres yaşadık tamam ama bu da böyle heyecanlı bir anı olarak kayıtlara geçti. 

   


6 Mayıs 2016 Cuma

Seyahat Etmek Sağlığa Faydalı


Seyahat etmek elbette ki farklı kültürleri, bu kültürlere sahip insanları ve yemeklerini tanımak için oldukça önemlidir. Seyahat ettiğiniz ülkelerin bu farklı özelliklerini keşfederek yeniden deneyimleme fırsatını elde etmiş olursunuz. Seyahat ettiğiniz yeri yeniden keşfetmek, farklı özellikleri tanımak veya o ülkede yaşayan insanları gördüğünüzde farklı olaylar ve olgularla yüzleşmek aslında kendinize ve en önemlisi sağlığınıza ne kadar değer verdiğinizi gösterir. Düzenli olarak gerçekleştirdiğiniz her seyahat sağlığınızı önemli bir ölçüde etkilemektedir. 


1. Tatile gitmeyi planlamak duygularınızın iyileşmesine yardımcı olur.

Yoğun ve stresli bir tempoda süre gelen bir iş hayatınız varsa elbette ki bu durum duygularınızın ve buna bağlı olarak da sinir sisteminizin yıpranmasına sebep olacaktır. Bilim adamları çalışma ortamından vakit ayrıldığı zaman gelmesi dört gözle beklenen tatillerin insanları her daim mutlu ettiğini savunuyor.. Bu doğrultuda, tatil konusunda olumlu bir bakış açısına sahip olan insanlar sağlık açısından kendilerini daha zinde hissederler. Yani insanlar satın alarak sahip oldukları kazanımlardan çok, seyahat deneyimlerinden elde ettikleri kazanımlarla daha çok mutlu oluyorlar.


2. Düzenli seyahat etmek kalp krizine yakalanma riskini azaltır.

Framingham Heart Study’nin yaptığı bir araştırma doğrultusunda yıllarca seyahat etmeyen erkeklerin kalp krizi riskine yakalanma oranının %30 arttığını dile getirmektedir. Araştırma, 6 yılda bir seyahat eden kadınların da yılda 8 kere kalp krizi riskine yakalandığını gösteriyor. Başka bir araştırma gösteriyor ki; düzenli olarak seyahat eden erkeklerde ölüme sebebiyet veren rahatsızlıklarda %21, kalp krizi sonucu ortaya çıkan ölüm oranlarında ise %32 oranında azalma görülmektedir.


3. Uzak kalmak ruh sağlığınızı güçlendirir.

En az iki yılda bir seyahat eden kadınlar yılda iki kere seyahat eden kadınlara göre stres ve depresyon sıkıntılarından dolayı daha çok sıkıntı yaşamaktadırlar. Amerikan Psikoloji Derneği'nin yaptığı bir araştırmaya göre tatil; stresin kaynağı olarak gördüğünüz aktivitelerden ve bulunduğunuz ortamdan uzaklaşmanıza yardımcı olmaktadır.



4. Uyku ve egzersiz çalışmalarınız düzene girer.

İş seyahatine çıktığınız zaman uyku ve egzersiz düzeniniz alt üst olur. Normal yaşantınızda uyku probleminizden şikayet ediyorsanız seyahat etmek tam size göre bir egzersizdir. En azından seyahate gittiğiniz yerde yürüyerek gezebilme fırsatınız varsa bunu mutlaka değerlendirin. Çünkü yürüyüş yapmayı tercih ettiğiniz zaman kaslarınızın oksijen alımı ile birlikte salgıladığı laktik asit uykunuzun gelmesine yardımcı olacaktır. Bu sayede uykunuz da düzene girmiş ve uyku probleminizde ortadan kalkmış olur.


5. Aile içi ilişkilerinizin gelişmesine yardımcı olur.

Aile içinde yaşadığınız sıkıntılıları aile içerisinde çözmeye çalışmak en doğru olan yöntemdir. Ancak sürekli olarak aynı ortamda bulunduğunuz ve olaylara aynı bakış açısı ile yaklaştığınız için maalesef çözüm yoluna ulaşmanız pek de kolay olmuyor. Bu noktada farklı bir bakış açısı elde etmek için seyahat etmek, aileniz ile yaşadığınız sıkıntıları çözüme kavuşturması konusunda daha çok yardımcı olacaktır. Çünkü bulunduğunuz ortamdan biraz olsun uzaklaştığınız zaman yaşadığınız sorunları ya da meydana gelen tartışmaları tekrar değerlendirerek karşınızdaki insanın gözünden de bakma şansı yakalayabilirsiniz. Seyahat de böyle bir durumda aile ilişkilerinizin gelişmesi için birebirdir.