10 Aralık 2012 Pazartesi

Meraklısı İçin ...

Bıraktılar beni kendi halime ... Benden ne iş, ne makale, ne konferans, ne ders istediler ...
Beni öyle kabul ettiler ...
Ben de oturdum Ada'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnek yontmak için taşıdığım çakımı çıkardım, kalemimi yonttum. Yonttuktan sonra, tuttum öptüm.
Yazmasam deli olacaktım ...
Yazdım ... Yazdım ... Yazdım ...Yazdım ... Yazdım !


diye Sait Faik'in kendi sözleriyle başladı Naşit Özcan Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye'ye. Yağmurlu bir Cuma gecesine biraz daha hüzün ekledi.

Son zamanlarda izlediğim oyunlara kıyasla iyiydi diyebilirim. Haftanın son günü, yorgunluğun ve trafiğin üzerine biraz da hüzün ağır geldi bünyeye tabii ama çabuk toparladık. Aslında bu oyunu Savaş Dinçel'den izlemek vardı ama yetişemedik ne yazık ki. Naşit Özcan'da bu özlemin farkında olmalı ki bazı yerlede Sait Faik'ten çok Savaş Dinçel’e büründü. Başarılıydı. Özcan’ın bence en vurucu sahnesi yağmur altında genç bir kıza güzel sözler söylediği sahne oldu. Sahnede gerçekten yağmur yağdırılıyor ve Naşit Özcan yağmur altında defalarca haykırıyor: “Dünyayı güzellik kurtaracak!”



Kolay değil tek başına 1,5 saat boyunca bir salon dolusu insanın ilgisini canlı tutabilmek. Naşit Özcan bunu başaran sayılı insanlardan. Bu ilgide yer yer seyircilerle interaktif sohbete girmesinin de etkisi büyük.

Özcan’a sahnede Ömer Göktay ve efektleri eşlik ediyor. Sahile vuran dalgaların sesini bir tefin içinde gezen mercimeklerden elde edip, çalıların çıtırtısını ise naylon poşetlerden sağlayan bir adam Ömer Göktay. Bir de klarneti, akerdeonu ile oyuna müzikle renk katıyor.

Naşit Özcan oyunun sonunda Savaş Dinçel’den kalan bir geleneği devam ettirdi ve koltuk numaralarına göre çekiliş yaparak Sait Faik’in küçük bir büstünü oyuna gelenlerden birine hediye etti. Bize çıkmadı tabii. Olsun yine de eve eli boş dönmedik. Çantamıza bir sürü hikaye koyduk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder