31 Ocak 2013 Perşembe

18 - 24 Ay İçin Oyun Örnekleri


Renk çalışması. Oyunu oynatan kişi yere oturur çocuklar da karşısına oturur. 3 tane kırmızı top vardır elinde. Bir kırmızı top Ayşe’ye, bir kırmızı top Ali’ye bir kırmızı top da bana. Cümle içinde “kırmızı” derken biraz vurgu yapılır çok abartılı değil. 3 tane mavi topa gelir sıra.
Bir mavi top Ayşe’ye, bir mavi top Ali’ye bir mavi top da bana.

Oyun sonunda çocuğa;
Kırmızı top gösterilir, “bu ne renk?”
Cevap alınamazsa renkler şu şekilde öğretilir.
Bu kırmızı, "Kırmızı gösterilir", Bu mavi, "Mavi gösterilir.
Bana kırmızıyı göster, bana maviyi göster.
Kırmızı işaret edilerek; "bu ne renk"? diğer renkler içinde aynı şekilde.
*****************************************
Çorapları eşleştirme. 
Çoraplarımızın eşini bulma oyununu oynamak ister misiniz? Belki renkleri henüz isimlendiremeyecektir; ancak farklı renkleri ayırt edebilirler. Önce 2 çift ile başlanır. Aynı çoraplar eşlenir ve katlanır. Sonrasında 3, 4,5… çorap. İlk eşlemede çok zıt renk çoraplar (beyaz, kırmızı gibi) ile başlanır. Oyunlar sırasında çok az ve net cümlelerle konuşulur. 
*****************************************
Vücudumuzu tanıyalım oyunu. Oyuncak ayı ya da oyuncak bebek üzerinde çalışılır. El, ayak, burun, göz, vb… Sonra da kendi üzerimizde gösterelim.
Şimdi eller havaya, şimdi ayaklarımız. Gözlerimizi kapatalım. Burnumuzu tutalım, vb…
*****************************************
Parmak boya ile ellerimizi boyayıp kağıda elimizin baskısını çıkartalım. Not: Bu çalışmada mutlaka yanınızda ıslak mendil kutusu olsun.
*****************************************
Kitap okumak. Bu yaştaki çocuklar kısa resimli masalları çok severler, her gün mutlaka en az 1 masal okunmalıdır. Kitaptaki resimleri çocuklara göstererek, vurgulu tonlamalar yaparak okunursa çok keyifli oluyor.
*****************************************
Ortaya köpek, kedi, at, ördek, inek, koyun resmi koyulur.
Sırayla kartlar ele alınıp çocuklara gösterilir. 
Bu hangi hayvan?
Bilemediği hayvanlar ayrı bir yere ayrılır. Mesela, ördek, koyun ve at’ı bilemedi.
Bu ördek, "ördek gösterilir", Bu koyun, "koyun gösterilir, bu at “at gösterilir”.
Bana ördeği göster, bana koyunu göster, bana atı göster.
Ördek işaret edilerek; "bu hangi hayvan"? diğer hayvanlar da aynı şekilde sorulur.
*****************************************
Bu yaştaki çocuklar tekerlemelere bayılırlar. Tekerleme kartları hazırlayabilirsiniz. *****************************************
Şarkı dinlemeyi, özellikle de ali babanın çiftliği şarkısını Türkçe yada İngilizce söyleyenmesine bayılıyorlar. Cd’den de dinleyebilirsiniz. Şarkıyı söylerken çocukların eşlik edebileceği bölümlerde (hayvan seslerinin çıkarılması mesela) eşlik etmeleri ısrarcı olmadan teşvik edilir.
*****************************************
Çok önemli konu. Çocuk ile konuşurken mutlaka onun göz hizasına inmelisiniz. Daha etkili iletişim kurmanın çok önemli bir yoludur bu.
*******************************************
Sleep – wake up oyunu, ya da cüce – deve oyunu, çok eğlenceli oluyor.
*****************************************
2 koltuk üzerine ince bir pike, çarşaf örtülerek çadır yapabilirsiniz. Her çocuk buna bayılır. Çadırın içine en sevdiği oyuncağını getirmesini söyleyebilirsiniz.
*****************************************
İçinde – dışında oyunu oynayabilirsiniz. Bir kutunun içine bir nesne koyarsın. “İçinde”, sonra dışına çıkartırsın “dışında” dersin. Sonrasında çocuklara sorabilirsin.
*****************************************
Eğer evde var ise ipe boncuk dizme de çok güzel bir aktivite.
*****************************************
Bir ayakkabı kutusunun üstüne delikler açın. Makarnaları deliklere geçirin. 
*****************************************
Ahşap kupa askılığına saç tokalarını asabilirsiniz. (Renklerine göre sınıflandırılır)
*****************************************


29 Ocak 2013 Salı

Kadınlar ve Ayakkabıları

Ağaç yaşken eğilirmiş. Küçücük yaştaki bebelere bu kadar güzel patikler yaparlarsa o bebeler büyüdüğünde ayakkabu tutkunu birer yetişkin olup çıkar. Yani suç bizde değil.

İnsan bakmaya doyamıyor resmen. Öyle güzeller ki.







































15 Ocak 2013 Salı

Çıldırtan Domino's

Cumartesi günü akşamüstü cep telefonuma bir mesaj geldi. 1 pizza fiyatına 3 pizza . Gönderen Dominos. Annem babam, torun sevmeye gelmiş, evde yemek namına bir şey yok. Aslında Pizza Hut tercih ederim ama maalesef Çengelköy'de oturanların sadece balık ve kokoreç yediği sanıldığı için kimse o civara Pizza Hut açma gereği duymamış. Bu gidişle ben açacağım. 

Ayrıca Dominos'da çalışanların hafızaları nedense hep balık hafızası. Daha verdiğim sipariş bir kere doğru gelmedi. Neyse evde yemek olmadığına göre teklifi değerlendirelim dedik. Arayıp sipariş verdim. Vermez olaydım. Başladık beklemeye. 50 dakika sonra tekrar arayıp siparişim vardı, hala gelmedi, yolda filan mı diye saf saf sordum. Pizzacıdaki süper zeka, pazarlama ve insan ilişkileri dahisi bana evet siparişiniz yolda, birazdan gelir, gelmezse de bakarız dedi. Bakarızın ne olduğunu anlamaya çalışırken de çat diye telefonu kapadı. Ne de olsa fırında yemeği var tabi. 

Bu cevap beni tatmin etmediği için 2 dakika sonra arayıp kardeşim insanlar aç, sipariş geliyor mu, gelmiyor mu diye tekrar sorma gereği duydum. Ve aldığım cevap böyle bir sipariş görünmüyor oldu. Ama biraz önce aradım, yolda dediniz dedim. Ben demedim dedi. Ya nasıl olur şu satte aramışım 7 dakika konuşmuşuz (bu bilgileri cep telefonundan bakıyorum) sonra geliyor dediniz filan dedim. Yok kardeşim sipariş mipariş diyip çaat diye yine kapadı. Bu arada eşim dur merkezlerini arayalım dedi. Hemen alo merkez dedik, durumu anlattık, merkez de aynı kafada böyle bir sipariş yok, numara yanlış (ki değilmiş, pizza gelince kutunun üzerinde doğru numara yazıyor) diyor. Falan filan derken kapı çaldı. Ta taaaammm kapıda şaşkın Dominos kuryesi ve elinde 4 orta boy ılık pizza. 

Eee tabi bu noktadan sonra ben aldım sazı elime. Hem şubeye hem merkeze, hem sistemlerine bir güzel giydirdim. Bütün olay aslında şu. Yarım saatte pizza eve gelmezse para ödemiyorsun ya, sen şikayet edeme diye geç kalan siparişi sistemden silip yok böyle sipariş diyorlar. Sen "aa nasıl yaneee" filan derken o arada pizza geliyor zaten, sen de sevinip "hoop bu bedava değil mi" demeyi unutuyorsun. 

Ama biz unutmadık. Bu sefer yemedik. Onların kuş beyinlerine inat biz de direttik ve para vermedik. Ders olsun. Milletle dalga geçmesinler. Bize en başta gecikti deseydi inanlık hali diyip paşa paşa verecektik parasını. İş böyle olunca sadece kurye çocuğa üç beş bir şey verdik. 

Haa bu arada Dominos çalışanları ne içiyor, neyin kafası bu tam bilmiyorum ama sipariş yine yanlış geldi. Domino's hakkında şikayetim var sitesinde tonla şikayet var zaten ama adamların umurunda değil. Çünkü uçuyorlar.  

Pazar günü yine akşamüstü. Dıııt dıtt bir mesaj. Yine Dominos. 1 pizza fiyatına 3 pizza. Yuh dedim cidden arızalı bunlar.   

Not : Pizza kutularına adınızı adresinizi ve telefon numaranızı yazıyorlarmış ben yeni gördüm. Çöpe atarken o kısmı yırtmakta fayda var. Kimin eline geçeceği belli olmaz. 

Afiyet olsun diyeceğim ama Dominos'la mümkün değil. 

14 Ocak 2013 Pazartesi

Umut Çocukları Okur Mu?

Umut çocukları aile ortamından kopmuş sokaklarda yaşayan, sorunlu, maddi manevi yardıma muhtaç olup kötü koşullarda çalıştırılan, evinden kaçmış, uyuşturucu madde (tiner, esrar, eroin, alkol vb.) bağımlısı olan çocuk ve gençler. Vakıfbank bu çocukları olumsuz davranış ve alışkanlıklarından arındırıp topluma ve ailelerine kazandırmak için parasız yatılı bir okul açmış Vakıfbank Umut Çocukları Sosyal Rehabilitasyon Merkezi Yatılı Okulu. 

Vakıfbank’ın sitesinde okulun daha detaylı tanıtımı bulunmakta. Banka Kartal'daki binaya okulu yerleştirmiş ve okulun finansörlüğünü üstlenmiş. Fakat anlaşılan yapılan maddi destek şu an için yeterli değil. Çocuk sayısı da gün geçtikçe artmış.

Yılbaşı öncesi arkadaşım Elif Karasu vasıtasıyla Umut Çocuklarına yılbaşı hediyesi olarak eşofman takım, çorap, bere ve eldiven aldık. Hediyelerin verildiği gün ben okula gidemedim fakat o gün çocukların ne kadar mutlu olduklarını aşağıdaki resimlerden görebilirsiniz. 




  
 

 






Bu işe önayak olan Elif bu çabayı devam ettirmek gerektiğini düşünüp yeni bir kampanya başlattı. Kampanya detaylarını aşağıda Elif’in kendi satırlarında bulacaksınız. 

“O gün, binayı gezerken, ben özellikle kütüphaneyi ve oyun odasını görmek istedim. Oyun odasında bence çok ihtiyaç yok. Daha çok küçük olanlar kullanıyormuş. Onlar için yeterli oyuncak var. Kütüphanede de kitap var ama sık yazılı ve ciddi kitaplar. Çocukların yaşlarına ve ilgi alanlarına uygun değil. 

Çocukların genelde akademik olarak başarılı olamadıklarını öğrendik. O nedenle artık daha başarılı oldukları spora yönlendiriliyorlarmış. (Madalyaları ve kupaları yukarıdaki fotoğraflardan görebilirsiniz.)

Ben, bu çocukların okumaya heveslenmeleri için yanlış kitaplarla karşılaştığını düşünüyorum. Etrafımdaki kişilerin, başaramayacağımı söylemelerine rağmen onlara hoşlarına gidecek, sadece kendilerinin olacak, bol renkli, maceralı, komik kitaplar alırsam ve en azından aralarından 10 tanesi bu yeni kitapları okuyup kokusunu içine çekerse birşeylerin değişebileceğine inanıyorum.

Ne demişler: "Bir çocuk değişir, dünya değişir" ya da dememişler de ben dedim şimdi! Bilemiyorum. 

İşte bu amaçla çocukların seveceklerini düşündüğüm kitapları, karne hediyesi olarak, 24/01/2013 perşembe günü onlara, tek tek hediye etmek istiyorum. Siz de benim gibi düşünüyorsanız, bana katılabilirsiniz.

Not : Çocuklar çok akıllı tipler. Gelen yardımları hemen koşup, kendileri topluyorlar. Yani giden yardımların onlara ulaşmaması imkansız. Kimselere kaptırmazlar hediyelerini. 

Sevgiler,” 

Kitap göndermek isteyenler okulun Vakıfbank'ın sitesindeki adresine gönderebilir veya Elif Karasu ile bağlantıya geçebilir.  

Umut ışığı yakan herkese şimdiden teşekkürler. 

7 Ocak 2013 Pazartesi

31 Mart Vakası

Geçen sene 31 Mart 2012'de Cimcime'ye Diş Buğdayı Partisi yapmıştık. Blogda buluması gerektiğini düşünüp resimleri arayıp buldum, yükledim. Pasta ve pop kekler hariç yiyeceklerden süslemelere kadar hemen herşeyi kendim yaptım.   



150 adet diş şeklinde kurabiye tek tek süslenip paketlendi.  



Popkekleri bloğunu takip ettiğim bir arkadaşım yaptı. 



Çilek kreması ile süslü cupcakeler Mum-made. 



Cevizli fındıklı üzümlü diş buğdayımızı anneannemiz pişirdi. Adet olduğu üzere kadehlerden birine altın saklandı. Kadehlerin süslemeleri, danteller, güller ve kurdelalar ile yine tek tek elde yapıldı her birine "Cimcime'nin Dişi Çıktı" etiketleri yapıştırıldı. 


Buğdaydaki altını bulan ablamız daha sonra Cimcimeye aşağıdaki güzel kıyafeti aldı.  

  


Tuzlu olarak susamlı halkalarımız, zeytinli - kekikli muffinler, suböreği ve zeytinyağlı sarmamız vardı. Ayrıca çocuklar için de lokumlar, bonibonlar, çubuklu lolipopllar ve diş fırçası şeklinde şekerlerden oluşan bir "Şekerci Köşesi" vardı. 


Diş şeklinde diş perili pastamız Spatula tarafından yapıldı. Görüntüsü de tadı da çok güzeldi. Ellerine sağlık Spatula .


Şeker hamurundan Cimcime ve çıkan dişi ve oyuncak tavşanı.


Diş perisi. 


Masa süslemeleri, balonlar - balon ağırlıkları , arkada görünen "Cimcimenin Dişi Çıktı" bannerı, kağıttan cup cake süsleri, etiketler tamamen Mum-made.  


Bunların dışında fotoğraflamayı unuttuğum tüllerin ortasına yerleştirdiğim kocaman bir dişten oluşan giriş kapı süsümüz, apartman girişine astığımız "parti burda" tabelamız ve "hoşgeldiniz" bannerımız, misafirlerimize armağan ettiğimiz paketlerdeki süslemeler diş şeklinde mumlarımız, diş fırçalarımız, gelen misafirlerin Cimcime'ye dileklerini yazdıkları Dilek Ağacımız vardı. 


Yukarıda dedemiz Cimcime için iyi dileklerini yazarken görülüyor. 



Davetiyemiz

 

Mum-Made kitap ayracı (son halinde ucunda püskülü de vardı)


 

Beyaz çerçeveye koyup girişe astığımız Parti Posterimiz. 


Klasik bir Diş Buğdayı ritüeli olarak Cimcime meslek seçimi yaptı. Bu ritüel öncesi herkese aşağıdaki anketi dağıtıp Cimcimenin hangi mesleği seçeceğini tahmin etmesini istedik.  


Diş Teyzesi Cimcime'yi ritüel için hazırlıyor. Buğday ve nazarlıklardan oluşan kolyesini takıyor, inci gibi dişler diliyor. 


Kalabalıktan (aynı anda 45 kişi, gün içinde 60 kişi) şaşıran yavrucuk önce ürkek ürkek oturdu. 




Daha sonra da pembe kurdela ile süslediğim kepçeyi alıp sosyete Aşçı'sı olacağını ilan etti. Yemek yemekten hoşlanmayan bir bebek büyüyünce aşçı olabilir mi ilerde göreceğiz artık. 


Anket dolduranlar arasında mesleği doğru tahmin eden kişiyi belirlemek için anketler kontrol ediliyor ve talihli konuğumuza armağanı veriliyor.  




Kalabalık ve sıcaktan bunalan Cimcime üzerine rahat birşeyler giyip soluğu Ero'nun sırtında alıyor. 

Bu resimler de olmasa kızımın ne kadar hızlı büyüdüğünü anlayamıyorum. Sanki yukarıdaki resim başka bir bebek. Oysa daha bu resim çekileli 8 ay oldu. 

Herkese sağlıklı dişler dileriz.