Karışık yoğun ve keyifli geçen iki aydan sonra nihayet biraz yazacak zaman buldum. Bu iki ayda neler mi oldu ?
İlk olarak iş için yedinci kere Ürdün'e uçtum. Bu sefer tanımadığım bir heyetle çok iyi tanıdığım bir ülkeye gittiğim için yarı yarıya şanslı sayılırdım. Önce Amman'da sonra Aqaba'da çeşitli ziyaret ve toplantılar yaptık.
Amman sarı-beyaz bir şehir. Tüm binalar aynı malzeme ile yapılıyor. Biraz çorak bir görünüm oluyor. Zengin kesime mensup insanlar çok modern. Yeme içme konusunda bir cennet. Mezeler ve kebaplar Lübnan kadar harika.
Neyse ki kendim gibi bir kaç deli bulup toplantı arasında ünlü kebapçılarında Fakhr El-Din'e bir kez daha gitme şansı yakaladım. Bundan 4-5 yıl önceki ziyaretimde bu mekan yeni açılmıştı ve pek trendiydi. Hala trendi olduğunu görmek beni hiç şaşırtmadı. Çünkü hem mekan hem de yemekler gerçekten şahane.
Üstelik Türkiye'den o gün gelen Türk ziyaretçilere döner, kısır ve yalancı dolma ikram edilen resmi yemekte pineklemektense, uygun bir zamanda kaçıp, şehri turlayıp bu mekanda yemek çok daha akıllıca bir seçim oldu.
Ertesi gün Aqaba'ya uçtuk. Böylece Ürdün'de görmediğim yer, ayak basmadığım şehir kalmamış oldu. Bunca yılda Ürdün'ü ortalama bir Ürdün'lüden çok daha fazla gezmiş oldum.
Aqaba körfezini bir kaç yıl önce İsrail tarafından da görmüştüm. İsrail körfezde çok küçük bir yere sahip olmasına rağmen orada bulunan şehir (Eilat) Aqaba'dan çok daha kalabalık ve modern. Tam bir sayfiye şehri. Oysa Aqaba hala çok boş ve çorak. Aqaba'da da yapılan güzel projeler var ama bitmeleri için 2-3 sene gerekli. Yakında burası da bir turizm cenneti olabilir.
Ürdün'den döner dönmez yine bir toplantı için bu sefer İzmir'e uçtum. İzmir'e en son 1997'de gitmiş olmaktan dolayı yaşadığım utancı da böylece yenmiş oldum. Bu şehre bu kadar uzun ara vermek ayıp resmen.
Güzel İzmir güzel tabi ama biz Ilıca'da kaldık. Tatil için gelmiş olmayı çok isterdim ama yarı iş yarı gezi seyahati olduğu için bu güzel plajlardan faydalanamadık.
İki günde Çeşme, Efes, Meryem Ana, Şirince, Alaçatı yaptık ve döndük. Bundan sonrasında resimler konuşsun.
Meryemana'dan sağlık diledik. Mum yaktık.
Sağlık-Aşk-Para çeşmelerinden sular içtik.
Dileklerimizi yazıp çaputla bağladık.
Efes harabelerinde kral yollarından yürüdük.
Davutlar yolunda Değirmen'de öğle yemeği yedik, hayvanları sevdik.
Şirince'de kilisenin olduğu tepeye tırmanıp manzaraya karşı kumda pişmiş kahve içtik.Dönüş yolunda alışveriş yapıp , meyve şaraplararının tadına baktık.
Alaçatı'nın sokaklarında gezinip, Tuval'de yemek yedik.
İki günün ardından bu güzel şehre veda edip İstanbul'a döndük.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder