Dün akşam yağmur çamur demeden Kadıköy’e
Midas’ın Kulakları operasını seyretmeye gittik. Trafik yüzünden, karı koca araç
içinde küçük bir opera da biz çevirdik. “Otobüs senin var yaaaa – ulan taksi
yürüseneee” aryaları arasında nihayet Süreyya Operasına ulaştığımızda açlıktan
ölmek üzereydik. Süreyya Operasının o nezih ortamını, paçalarımızdan akan sular
ile göle çevirip biletimiz aldık ve koşarak bir iki lokma yemek yemeğe gittik.
3-4 senedir DOB biletlerimi internet üzerinden
online alıyorum. Artık bunu bırakmam gerek zira sürekli yanlış yerlerden bilet
alıyorum. Mesela daha önce bale için en ön sıradan bilet almış, sanatçıların
dizden aşağısını maalesef görememiş, zıp zıp zıplayan popolar seyretmiştik.
Neyse halkımız pek balesever olmadığı için salon boştu da ufak ufak geri gidip
baleyi tam boy bitirebilmiştik. Bu sefer zaten daha bileti alırken bazı
saçmalıklar yaşadım. Dün akşam da locadan bilet aldığımı öğrenmek güzel!!! bir
sürpriz oldu. Aslında locadan oyun seyretmek zevkli fakat yan oturmak zorunda
kalıyorsun ve belin ağrıyor. Bir de locada dört sandalye var fakat üç tanesi ön
sırada, bir tanesi arkada. Arkada oturanın hiçbirşey görmesi mümkün değil fakat
fiyat aynı. Biz arkaya kim oturacak acaba, çıngar çıkar mı diye düşünürken
ışıklar söndü ve oyun başladı. Neyseki aynı locadan başka bilet alan olmamış.
Süreyya sineması, sinema salonu olarak çok şık,
duvarlardaki resimler tavandaki avize filan çok güzel. Fakat AKM’nin koca
sahnesinde opera seyretme ayrıcalığına nail olmuş biri olarak Süreyya’nın
minicik sahnesini, opera için elbette yetersiz buluyorum. Özellikle sahnenin
altında daracık bir alanda çalmak zorunda kalan orkestra için extra üzülüyorum.
Buna rağmen Midas’ın dekorunun ve sahne düzenlemesinin geçen yıl seyrettiğimiz
La Traviata’dan çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Üstelik kadro daha
kalabalık olduğu halde La Traviata’daki dağınıklık ve karışıklık Midas’da
yoktu.
Midas'ın Kulakları, Güngör Dilmen'in 1959 tarihinde kaleme
aldığı tek perdelik manzum bir satirik oyun ve yazarın ve Midas Üçlemesinin ilk
oyunu. Üçlemenin diğer oyunları "Midas'ın
Altınları" ve "Midas'ın
Kördüğümü". Oyunun konusunda mitolojideki “Kral Midas” öyküsünden
esinlenilmiş.
Efsaneye
göre doğa tanrısı Pan bir gün kırlarda dolaşırken Athena'nın icat ettiği, ancak
çalarken yüzü çirkinleştiğinden fırlatıp attığı, flütü bulur. Bir tanrıçanın
eseri olduğu için çok güzel sesler çıkaran flütü çalar ve bir süre sonra
marifetin kendisinde olduğuna inanarak kendini güneş tanrısı Apollon'a rakip
görmeye başlar. Bunun üzerine Apollon, Pan ile bir yarış yapmaya karar verir ve
arkadaşı Fyrigia kralı Midas’ı yarışmaya hakem olarak atar. Apollon, liri ile
çok güzel şarkılar çalarak ortalığı inletir, dağlar taşlar heyecandan titrer.
Pan, Apollon kadar güzel çalmasa da Midas Pan’ı yarışmanın galibi ilan eder.
Bunun üzerine çok güzel çaldığı halde mağlup olan Apollon, Midas’ın
kulaklarının iyi işitmediğini söyleyerek insanlara özgü kulakları ona uygun
görmez ve kulaklarını uzatarak eşek kulaklarına çevirir.
Midas kulaklarından öyle utanır ki sürekli başında bir Frig takkesiyle (bildiğin
külah) dolaşmaya başlar. Fakat berberi saçlarını keserken kulaklarını farkeder.
Midas, hiç kimseye anlatmama şartıyla berberin hayatını bağışlar. Fakat berber
Kral'ın kendisini öldürmesinden korksa da bu sırrı içinde saklamakta çok
zorlanır. Sonunda daha fazla dayanamayarak ıssız bir yerde bir kuyuya eğilerek
yavaşça "Midas’ın kulakları eşek kulakları" diye bağırır. Bunu
söyleyince üzerinden büyük bir yük kalkmış olur ve rahatlar. Fakat kuyunun
yanındaki sazlıktaki kamışları hesaba katmamıştır. Kamışlar rüzgarla
sallandıkları zaman "Midas'ın kulakları eşek kulakları, Midas'ın kulakları
eşek kulakları" diye sırrı her tarafa yayar. Bunu duyan Midas hiddetlenir
ve sazların kesilmesini emreder. Ancak kuyunun suyu sazlara geçmiş ve sırrı yayılmıştır.
Sazlar kestirilir ama bu sefer de sırrı keçiler korosu seslendirir. Sırrı
yayılan Midas, zamanla kulaklarına alışır; hatta onları bir ayrıcalık, bir
üstünlük olarak görmeye başlar. Artık kulaklarını gizlemez, törenlerde halka
sergiler. Midas’ın cezayı umursamadığını gören Apollon, bu sefer kulakları geri
alarak Midas’ı cezalandırır. Halk bu kez Midas’la kulakları artık eşek kulağı
olmadığı için alay edip onu aşağılar.
Biz oyunu
beğendik. Mitolojik efsaneler ile ilgili yeni şeyler öğrendik. Özellikle tanrı
Pan’ın yanında dolaşan dansçı keçilere ve danslarına bayıldık. Sonuçta o
yağmura ve trafiğe değdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder