8 Kasım 2012 Perşembe

Midas'ın Kulakları


Dün akşam yağmur çamur demeden Kadıköy’e Midas’ın Kulakları operasını seyretmeye gittik. Trafik yüzünden, karı koca araç içinde küçük bir opera da biz çevirdik. “Otobüs senin var yaaaa – ulan taksi yürüseneee” aryaları arasında nihayet Süreyya Operasına ulaştığımızda açlıktan ölmek üzereydik. Süreyya Operasının o nezih ortamını, paçalarımızdan akan sular ile göle çevirip biletimiz aldık ve koşarak bir iki lokma yemek yemeğe gittik.



3-4 senedir DOB biletlerimi internet üzerinden online alıyorum. Artık bunu bırakmam gerek zira sürekli yanlış yerlerden bilet alıyorum. Mesela daha önce bale için en ön sıradan bilet almış, sanatçıların dizden aşağısını maalesef görememiş, zıp zıp zıplayan popolar seyretmiştik. Neyse halkımız pek balesever olmadığı için salon boştu da ufak ufak geri gidip baleyi tam boy bitirebilmiştik. Bu sefer zaten daha bileti alırken bazı saçmalıklar yaşadım. Dün akşam da locadan bilet aldığımı öğrenmek güzel!!! bir sürpriz oldu. Aslında locadan oyun seyretmek zevkli fakat yan oturmak zorunda kalıyorsun ve belin ağrıyor. Bir de locada dört sandalye var fakat üç tanesi ön sırada, bir tanesi arkada. Arkada oturanın hiçbirşey görmesi mümkün değil fakat fiyat aynı. Biz arkaya kim oturacak acaba, çıngar çıkar mı diye düşünürken ışıklar söndü ve oyun başladı. Neyseki aynı locadan başka bilet alan olmamış.






Süreyya sineması, sinema salonu olarak çok şık, duvarlardaki resimler tavandaki avize filan çok güzel. Fakat AKM’nin koca sahnesinde opera seyretme ayrıcalığına nail olmuş biri olarak Süreyya’nın minicik sahnesini, opera için elbette yetersiz buluyorum. Özellikle sahnenin altında daracık bir alanda çalmak zorunda kalan orkestra için extra üzülüyorum. Buna rağmen Midas’ın dekorunun ve sahne düzenlemesinin geçen yıl seyrettiğimiz La Traviata’dan çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Üstelik kadro daha kalabalık olduğu halde La Traviata’daki dağınıklık ve karışıklık Midas’da yoktu.

Midas'ın Kulakları, Güngör Dilmen'in 1959 tarihinde kaleme aldığı tek perdelik manzum bir satirik oyun ve yazarın ve Midas Üçlemesinin ilk oyunu. Üçlemenin diğer oyunları "Midas'ın Altınları" ve "Midas'ın Kördüğümü". Oyunun konusunda mitolojideki “Kral Midas” öyküsünden esinlenilmiş.

Efsaneye göre doğa tanrısı Pan bir gün kırlarda dolaşırken Athena'nın icat ettiği, ancak çalarken yüzü çirkinleştiğinden fırlatıp attığı, flütü bulur. Bir tanrıçanın eseri olduğu için çok güzel sesler çıkaran flütü çalar ve bir süre sonra marifetin kendisinde olduğuna inanarak kendini güneş tanrısı Apollon'a rakip görmeye başlar. Bunun üzerine Apollon, Pan ile bir yarış yapmaya karar verir ve arkadaşı Fyrigia kralı Midas’ı yarışmaya hakem olarak atar. Apollon, liri ile çok güzel şarkılar çalarak ortalığı inletir, dağlar taşlar heyecandan titrer. Pan, Apollon kadar güzel çalmasa da Midas Pan’ı yarışmanın galibi ilan eder. Bunun üzerine çok güzel çaldığı halde mağlup olan Apollon, Midas’ın kulaklarının iyi işitmediğini söyleyerek insanlara özgü kulakları ona uygun görmez ve kulaklarını uzatarak eşek kulaklarına çevirir. 

Midas kulaklarından öyle utanır ki sürekli başında bir Frig takkesiyle (bildiğin külah) dolaşmaya başlar. Fakat berberi saçlarını keserken kulaklarını farkeder. Midas, hiç kimseye anlatmama şartıyla berberin hayatını bağışlar. Fakat berber Kral'ın kendisini öldürmesinden korksa da bu sırrı içinde saklamakta çok zorlanır. Sonunda daha fazla dayanamayarak ıssız bir yerde bir kuyuya eğilerek yavaşça "Midas’ın kulakları eşek kulakları" diye bağırır. Bunu söyleyince üzerinden büyük bir yük kalkmış olur ve rahatlar. Fakat kuyunun yanındaki sazlıktaki kamışları hesaba katmamıştır. Kamışlar rüzgarla sallandıkları zaman "Midas'ın kulakları eşek kulakları, Midas'ın kulakları eşek kulakları" diye sırrı her tarafa yayar. Bunu duyan Midas hiddetlenir ve sazların kesilmesini emreder. Ancak kuyunun suyu sazlara geçmiş ve sırrı yayılmıştır. Sazlar kestirilir ama bu sefer de sırrı keçiler korosu seslendirir. Sırrı yayılan Midas, zamanla kulaklarına alışır; hatta onları bir ayrıcalık, bir üstünlük olarak görmeye başlar. Artık kulaklarını gizlemez, törenlerde halka sergiler. Midas’ın cezayı umursamadığını gören Apollon, bu sefer kulakları geri alarak Midas’ı cezalandırır. Halk bu kez Midas’la kulakları artık eşek kulağı olmadığı için alay edip onu aşağılar.







Biz oyunu beğendik. Mitolojik efsaneler ile ilgili yeni şeyler öğrendik. Özellikle tanrı Pan’ın yanında dolaşan dansçı keçilere ve danslarına bayıldık. Sonuçta o yağmura ve trafiğe değdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder