Bakıcılarla başım dertte. Öyle çok bunalıyorum ki bu konu yüzünden.
Resmen depresyona giriyorum. En iyisi işi bırakıp evde oturup çocuğuma bakmak
ama bu ülkede böyle şeyler lükse giriyor.
Cimcime henüz 1,5
yaşında bile değil fakat uzun süreli (minimum beş ay çalışmış) üç, kısa
süreli (sadece bir iki gün çalışmış) beş toplam sekiz bakıcı eskitmiş durumda.
Tabi bu bakıcıların seçimi için görüştüğümüz yüzlerce adayı saymıyorum. Söz verip
gelmeyenler mi istersiniz, gelip okuma yazma bilmediği halde acayip ücretler
talep eden mi istersiniz, görüşmeye gelemem siz gelebilir misiniz diye soranlar
mı istersiniz. Her cins var yani.
Sırayla
gidiyorum.
Nergis : İlk
bakıcı teyzemiz. Çok kahrımızı çekti. Cimcime doğmadan 1 hafta önce başladı ve
altı aylık olana kadar bizle kaldı. Manisa'da iki yetişkin işsiz oğlu bir
kumarbaz kocası vardı. Hiç biri çorabını bile annelerine telefon edip sormadan
bulamazdı. İşsiz oğlu ve karısı aynı fabrikada iş bulunca torununa bakmak için
Manisa'ya geri döndü. Ayrılırken çok ağladık. Daha yeniydik, acemiydik,
duygusaldık bakıcı konularında.
Sonya : Eskiden
yeğenime bir kaç ay bakmışlığı vardı. Cimcime altı aylıkken başladı bir yaşına
kadar özel vizeyle bizle kaldı. Disiplinli ve otoriter bir kadındı ama biraz soğuktu.
Yine de Cimcime’ye çok şey öğretti. Vizesi dolunca ülkesine gidip bir süre
kalıp tekrar gelecekti. Yerine idareten başkasını bulup ülkesine gönderdik.
Giderken bir bavul eşya gönderdim çocuklarına, hatta döneceğin zaman konuşalım
oğlunu da getir tatil yapsın dedim. Oğlunun biletini biz alırız dedim. Ama o
giderken yerine bulduğumuz bakıcıyı da korkutup kaçırdı. Döndüğünde işi sağlam
olmaz diye korktu. Giderken kızımı öpmedi bile. Dedim ya soğuktu.
Emel : Cimcime bir
yaşına bastığı gün geldi ve beş ay bizle kaldı. İşe girdiğinde 50 yaşındaydı,
çıkarken 56. Göya çok dini bütün, namazında niyazında bir kadındı ama lüzumsuz
konularda sürekli yalan söylüyordu. İki yetişkin evli barklı çocuğu vardı ama kızı
kendisini evinden kovduğu için evsizdi. Sürekli telefonda ona buna akıl
verirdi. Her hafta ya kendisi ya torunları ya da çocukları hasta olurdu. Öyle
grip filan da değil. Kızına kanser, oğluna kalp teşhisi kondu mesela bizde
çalıştığı 5 ay süresinde. Ama bu hastalıklar bizle tatillere gelirken hiç
umursanmazdı. Hatta kızı ameliyat olacağı gün biz uçağa bindik tatile çıktık.
Tatil veya gezme sonrası evde sürekli orası burası ağrırdı, ona aldığım
ilaçlarla eczane açabilirim. Neden bilmem arada topallardı, öyleki Cimcime’de
onu taklit etmeye, evde topal topal gezmeye başladı. Yatılı olmasına rağmen her
akşam kızına oğluna gitmek ister, Cumartesi çalışmak istemezdi. Biz dışarı
çıkarken bize geç gelmeyin benim akşam işim var filan derdi. Sonunda
dayanamadık biz çıkardık kendisini.
Bunların dışında bir teyzemiz işe girerken ben biraz titizim dedi
sonra anladık ki kendi pişirdiği yemekten başka yemek yemezmiş, yemek yaparken
herşeyi 250 kere yıkadığı için (yumurtayı yıkıyor mesela) en basit yemeği 3
saatte pişirirmiş, yere çorapla bile basamaz terlik yoksa oturduğu yerden
kalkamazmış, kapı kollarını çıplak elle tutamazmış ve dikkat çocuk ağlamasından
hiç hoşlanmazmış. 2 gün kaldı ve gönderildi. Giderken neden gönderildiğini
anlamamıştı. Başka bir ablamızı genç diye işe aldık ama hem gece hem gündüz
fosur fosur uyuyordu. O da 2 gün sonra gitti. Sonya gitmeden önce yerine
getirdiği kadın, gece evde donla geziyordu. Onun da ömrü sadece 1 gün sürdü,
gece donla görünce sabaha gönderdim doğal olarak. Ve son olarak işe giren
ablamız temizlikçi kadının çantasından para aşırdı. Referansları gayet iyiydi
oysa ama sanırım eşi dostu veriyorlar referans olarak bazıları. Sonradan iyice
bir araştırdım, dedektif gibi google’dan facebook’tan ve anne-bebek
bloglarından faydalanarak eski işverenlerine ulaştım. Meğer daha önce çalıştığı
yerde de hırsızlık yapmış, 4000-5000 TL’lik bebek altını nakit para filan
kaldırmış. Bu bilgiye dün öğleden sonra ulaşabildim, dün akşam gönderecektim
acıdım sabah olsun öyle söylerim dedim. Sonra bir baktım gecenin üçünde evde
dolaşıyor tırım tırım, üst kattaki odalara çıkıyor. Takıldım peşine,
naapıyorsun burda gece gece dedim ama nasıl tırsıyorum bir yandan. Uykum kaçtı
TV seyredeceğim dedi. Oysa aşağıda da TV var hem de 2 tane. İn aşağıya git
odana yat gezme evde gece gece dedim. Sonuçta çocuk da aşağıda. Ben evime
gideceğim abla dedi. İyi git dedim. Baktım hala oturup TV seyrediyor. Hadi kalk
toparlan dedim , toplandı, taksi çağırdım bindirip gönderdim. Gece üç buçuktu.
Akşam işten eve geldiğimde elimde erzak kolisi vardı, koliyi yukarı kattaki
erzak mutfağına çıkarmıştım. Gece üçte kalkmış onu karıştırıyordu.
Şanssızım bakıcı konusunda kısacası. Cimcime henüz küçük olduğu
için mi yoksa umursamadığından mı bilmem eskileri çok aramıyor, yenilere de 1-2
günde alışıyor. Asıl zor olan benim yeni insana alışmam. Maalesef hepsinde bir
artistlik, hepsinde yalan dolan. Merhametli, şefkatli sandığın insanların
gerçek yüzünü görünce insan dehşete düşüyor. Şu son 1,5 yılda gördüklerimi tüm
ömrümde görmedim ben. Ne hayatlar var, ne sefilliklerden geliyorlar ama gel gör
ki hiç bir şeyden memnun olmuyorlar. Biz zaten gönlü olmazsa çocuğumuza kötü
davranır endişesiyle onların bir dediklerini ikiletmiyoruz.
Şimdi bir başka bakıcıya doğru yelken açıyoruz. Bakalım bu sefer
bizi neler bekliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder