23 Ekim 2013 Çarşamba

Bir Bilenden Anaokulunda Karşılaşılan Problemler ve Çözüm Yolları

Çocuğunu anaokuluna göndermeye karar vermiş ebeveynlerin karşılaşacağı ilk problem, okul seçimidir. Çünkü anaokulu, çocuğun bir takım problemler yaşadığı bir yer olduğu kadar, o problemleri çözümlediği bir yerdir de. Bu nedenle, çocuğumuzu anaokuluna göndermeden önce iyi bir araştırma yapıp; okulun fiziki şartlarından tutun, yöneticilerin, eğitimcilerin ve diğer görevli personelin yeterliliği ve güvenilirliği konusunda emin olmamız gerekir. Aksi halde, karşılaşılan problemleri çözümlemek bir yana, o problemler daha ciddi problemlerin başlangıcı olabilirler.


Çocuk için uygun okulu seçtikten sonra, okul sürecinde karşılaşacağımız diğer problemler sıradaki yerlerini alırlar. Çocuğun ayrılık kaygısı, okula gitmek istememesi, başlangıçta hevesle okula giderken sonradan okuldan soğuması, sık hasta olması, olumsuz davranışları taklit etmesi, fiziksel zarara uğraması, okulla başlayan hırçınlık, gece uyanmaları ve korkuları anaokulunda karşılaşılması en olası başlıca problemlerdir. Biz bu yazımızda ayrılık kaygısını işleyerek konuya başlayacağız.

EBEVEYNDEN AYRILMAKTA YAŞANAN ZORLUK

Anaokulu döneminde en sık karşılaşılan ve ebeveyni en zorlayan problemlerden biridir ayrılık kaygısı. Özellikle, çocuk anneden ilk defa ayrılacaksa durum daha da zorlaşır. Fakat ebeveynler unutmamalıdırlar ki, bu, aşılamayacak bir zorluk değildir.

Ayrılık kaygısı ile baş etmenin en önemli yolu ve ilk adımı, çocuğun okula adaptasyon sürecini mümkün olan en sorunsuz şekilde yaşamasıdır. Bu noktada ebeveynler ve eğitimcilerin bazı hususlara dikkat etmeleri gerekir:

"Çocuk okula gideceği fikrine alıştırılmalıdır."
Adaptasyon sürecinin ilk aşaması çocuğun henüz evde iken, okula gideceği fikrine alıştırılmasıdır. Okula gitmesinin nedeni anlayacağı bir dille ona anlatılmalı, okulda yapacağı eğlenceli şeyler hakkında konuşulmalıdır. Okul için birlikte alışveriş yapılmalıdır. Kayıt için okula giderken çocuk da götürülmeli, öğretmeni ile tanıştırılmalı, okulu gezmesine fırsat verilmelidir.

"Alıştırma haftasında çocuğun yanında güvendiği birisi olmalıdır."
Adaptasyon sürecinin sonraki aşamasında çocuk ile birlikte okula gitmek gelir. Ebeveynler okulun ilk günlerinde çocuğu okulda yalnız bırakmamaya özen göstermelidirler. Elbetteki çocuk, ilk defa gittiği bir yere ve ilk defa gördüğü insanlara güvenmeyecektir. Kimi ebeveynler o ağlar ağlar susar, kime bıraksam öyle yapıyor, diye daha ilk günden öğretmene teslim edip okuldan ayrılmaktadırlar. Bu çok yanlış bir yaklaşımdır. Çocuk teyzeye, halaya bırakıldığında ağlasa da, yine de onlar daha önceden bildiği kişiler olduğu için sakinleşir. Ancak anaokulunda ilk defa gördüğü öğretmenine ya da arkadaşlarına güvenmesi için hiç bir mantıklı nedeni yoktur. Ayrıca, ağlayıp ağlayıp sussa bile bu, artık güvende hissettiği için değil; bilakis çaresizlik hissettiği için bir susmadır. Çocuk normalde okulu sevecekse bile, bu şekilde okula bırakıldığından okula karşı öfke duyabilir ve sevmeyebilir.

Anne ya da babadan biri veya çocuğun yanında kendisini güvende hissedeceği bir teyzesi, amcası uyum haftasında çocuğun yanında olmalıdır. Çünkü okul çocuk için sadece yeni bir yer değil, yeni kişiler ve yeni koşullar demektir. Çocuk, aynı anda bir çok şeye alışmak zorunda kalmıştır. Biz yetişkinler bile bazen yeni durumlara alışmakta zorlanırken, çocuğumuzdan kısa sürede bunu beklemek ona haksızlık etmek olur.

"Alıştırma haftasında çocuk sabahtan akşama kadar okulda kalmamalıdır."
İlk gün en fazla 1-2 saat okulda kalıp, sonraki günler bu süre yavaş yavaş uzatılmalı ve normal okul saati süresine gelmelidir. Yine ilk haftalarda çocuk yemek konusunda çok sıkılmamalıdır. Çünkü genelde okullarda ilk günlerde yemek saati biraz kargaşalı geçer. İştahı az olanlar, çatal kaşık kullanmayı bilmeyenler, sevmediği yemekte sorun çıkaranlar, hep bir lavaboya gidip el yıkamalar... Kısacası çocuk, yemek saatlerinde gerginleşebilir. Bu nedenle okulun ilk günlerinde anne de, öğretmen de yemek konusunda çocuğa ısrarcı davranmamalıdır. Çocuk okulda tek başına durabilmeyi başardığında yemek yemesi zaten düzene girecektir.

"Ebeveynler öğretmen ile işbirliği içerisinde olmalıdırlar."
Alıştırma haftasında anne/baba çocuğun yanında beklediği sürece öğretmenle işbirliği içerisinde olmalı, kendi başına hareket etmemelidir. Çocuk "sıkıldım, gidelim" dediğinde, başka sınıflara girmek istediğinde, annesinin kendi sınıfına girmesini, yanında oturmasını istediğinde ya da sınıfındaki oyuncakları dışarı çıkarmak istediğinde... ona tamam dememeli, öğretmenine yönlendirmelidir. Annenin her şeyi öğretmene sorması çocuğun öğretmene güvenmesini kolaylaştırır; çünkü, koskoca annesi bile öğretmenine sormakta, öğretmeninden izinsiz hareket etmemektedir.

"Ebeveynler aşamalı olarak okuldan uzaklaştırılmalıdır."
Çocuk annesi ile birlikte okulda bir kaç gün geçirip ortama alıştıktan sonra, anne gün içerisinde kısa süreli olarak okuldan uzaklaştırılmalıdır. Ancak bu çocuktan gizli yapılmamalıdır. Anne işi olduğunu ve kısa sürede geleceğini söyleyip el sallamalıdır. Burada annenin özellikle dikkat etmesi gereken nokta, dışarı çıkmak için çocuktan izin almamasıdır. "Çıkabilir miyim, gideyim mi, olur mu...?" gibi sorular okul konusunda otoriteyi çocuğa bırakmak olur. Bu nedenle anne gayet net bir şekilde gideceğini ama geleceğini çocuğuna söylemelidir. Çocuk ağlasa bile onu öğretmenine teslim adip dışarı çıkmalıdır. Çünkü artık çocuk okuldakileri tanımaktadır. Buradakilerin kendisine bir zarar vermeyeceklerini öğrenmiştir.

Anne dışarı çıktığında, uzaklaşmadan önce öğretmenden telefon beklemelidir. Genellikle çocuklar 5-10 dk içerisinde susarlar. Çocuk susunca da öğretmen, anneyi arayıp gitmesini söyleyebilir. Ancak bu ilk ayrılık gerçekten kısa olmalıdır ki, hem çocuğun annesine olan güveni sarsılmasın, hem de o ilk ayrılma stresini çok yoğun yaşamasın. Sonraki günlerde annenin dışarıda kalma süresi aşama aşama uzatılmalıdır.

Eğer ki çocuk kendini yerden yere atıyor ve ağlıyorsa öğretmeni fiziksel yakınlık kurup sustuğu an annesine telefon açıp çağıracağını söylemelidir, ancak, susması gerektiğini vurgulamalı ve sustuğunda da anneyi çağırmalıdır. Böylece çocuk hem öğretmenine güvenecek hem de ağlayarak dediğini yaptıramayacağını anlayacaktır.

"Alıştırma haftasından sonra çocuk öğretmene kapıdan teslim edilmelidir."
Çocuk ilk haftayı anne ile okulda geçirip zamanla annenin gün içerisinde aşamalı olarak okuldan uzaklaştırılmasından sonraki adım çocuğun sabahları öğretmene kapıdan teslim edilmesidir. Anne kapıdan içeri ne kadar fazla girerse çocuğun onu bırakması daha zor olacak, aksine ona daha fazla yapışacaktır. Çocuğu getiren kişi net olmalı, ağlasa da çocuğu öğretmenine vermelidir. Özellikle öğretmene kendisi teslim etmelidir. Çünkü öğretmen çocuğu anneden ayırmaya kalkarsa çocuk öğretmenine kızgın olabilir. Ebeveyn öğretmene teslim ettikten sonra çocuğunu öpüp, el sallayıp gitmelidir. Bu ayrılık anında aşırı fiziksel temas ya da çocuğu susturmak için açıklama yapıp ikna çabalarına girişmek süreci olumsuz etkilemektedir. Fiziksel temas anneyi de çocuğu da daha duygusallaştırmakta, çocuğun öğretmeni ya da okulu buna engel olarak gördüğü için onlara öfkelenmesine neden olmaktadır. Yapılan açıklamalara gelince, çocuk onları o an dinlemeyeceği için boşuna olmakta, ayrılık süresini uzatmaktadır. Oysa ki ayrılma aşamasının çok uzatılması çocuğun ağlama süresini de uzatacaktır.

"Ebeveynler çocuk ağlıyor diye geri adım atmamlıdırlar."
Çocuğu bu kadar ağlatan, biraz da ağlarsa annesinin yanından ayrılmayacağı ya da kendisini okuldan alacağı düşüncesine olan inancıdır. Bu nedenle anneler bu konuda net ve sabırlı olmalıdırlar. Ağlasa da okula gitmesi gerektiğini, daha sonra gelip onu alacağını çocuğa söylemeliler ve ağlıyor diye bu tuzağa düşüp onu okuldan almamalılar. Bu, çocuğun okula alışmasını zorlaştırdığı gibi, isteklerini ağlayarak belirtmesini alışkanlık haline getirmesine neden olur. Halbuki annenin net tavrı aslında bir bakıma çocuğu rahatlatır. Çünkü çocuk da netleşir. Anneyi gönderdikten sonra çocuğun sakinleşmesinin nedeni, artık annesi almaya gelene kadar okuldan ayrılma ihtimalinin olmayışıdır.

Eğer ki çocuk sonrasında susuyor ve etkinliklere katılıyorsa, ebeveynler çocuğun ayrılırken ağlamasını çok dikkate almamalıdırlar. Bu çocuğun her sabah olduğu gibi bu sabah da bir şansını deneme girişimidir. Ve bu şansını deneme girişimi aylar geçse de sürebilir, normaldir. Ancak her geçen gün ağlama süresi kısalacak ve sesinin şiddeti azalacaktır. Bu, ailelerin sabretmesi gereken bir durumdur.

"Bitirirken;"
Çocuğun okula bırakılırken ağlaması, onun okula alışıp alışmadığının kriteri değildir. Çocuk bırakıldıktan 10-15 dk sonra susmuyor, gün içerisinde sürekli ağlamaklı bir halde oluyor, ağlaması krize dönüşüyor ve kendine zarar veriyorsa, bu çocuğun alışamadığı, henüz anaokuluna gitmeye hazır olmadığı düşünülebilir. Bu durumda bir uzmana danışılmalıdır.

Son olarak belirtmemiz gereken bir nokta da her çocuğun farklı olduğudur. Bu nedenle bazı çocuk 3 günde alışırken, bazısı için bu süreç 3 hafta alabilir. Ebeveynler çocuğu diğer çocuklarla kıyaslamak yerine çocuğun öğretmeni ve okulun psikoloğu ile iletişim halinde olmalıdır.

Psikolog Canan Cantürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder