Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’ de okul çağındaki çocukların %43′ü fiziksel şiddet görüyor. Yani 10 çocuktan 4′ü düzenli olarak hırpalanıyor. Yine okul çağındaki bu çocukların ebeveynlerinin %52′si evde hergüne kavga ediyor. Kavganın nedenleri ise para ve çocukların sorumluluğu olarak saptanmış. Demek ki ebeveynler çözemedikleri sorunlarını çocuklarına yansıtıyor. Aile içi iletişim kaosa dönünce faturayı çocuklar ödüyor. Hem de küçücük bedenleriyle…
Çocuğun şiddet gördüğü nasıl anlaşılır?
- Oyun ve okul çağındaki bir çocuksa arkadaşlarına şiddet uygular.
- Yerinde duramayacak kadar hareketli hatta taşkın tavırları vardır.
- Toplumsal kurallara, okul ve oyun kurallarına uymayı reddeder.
- Çok içine kapanık, durgun ve de çökkün bir ruh hali sergileyebilir.
- Özgüveni çok düşüktür.
- Sürekli tedirgindir.
- Tırnak yeme, parmak emme, alt ıslatma gibi davranışlar eşlik edebilir.
- El hareketlerinden hemen irkilme tepkisi verir.
- Yerinde duramayacak kadar hareketli hatta taşkın tavırları vardır.
- Toplumsal kurallara, okul ve oyun kurallarına uymayı reddeder.
- Çok içine kapanık, durgun ve de çökkün bir ruh hali sergileyebilir.
- Özgüveni çok düşüktür.
- Sürekli tedirgindir.
- Tırnak yeme, parmak emme, alt ıslatma gibi davranışlar eşlik edebilir.
- El hareketlerinden hemen irkilme tepkisi verir.
Deneyimli eğitimci Aylin Anne'nin sitesinde bahsettiği tablo bu. İnsan yavrusuna nasıl vurur, nasıl şiddet uygular demeyin. Örnekleri çok. Mesela aşağıdaki hikayeyi paylaşıyor Aylin Anne bizlerle.
Yeni
tanıştığım grubun eski öğretmeni uzaktan parmağıyla gösterdi: “İşte bu çocuğa
dikkat et. Çok yaramaz.” Taşkın, sürekli arkadaşlarını rahatsız eden bir
çocuktu bana gösterilen. İlk çalışmamızda yanıma gelip bahçeye çıkmak istediğini
söyledi. İzin veremeyeceğimi söyleyince önce tükürdü, sonra hakaretler edip
odadan koşarak çıktı. Giderken kapıyı çarpmayı ihmal etmedi. Beni test etmişti.
Hakaretlerine sessiz kalınca şaşırmış ama geri dönememişti. Şüphelerimden artık
emindim. Şiddet görüyordu.
Şiddetin sıklığını ve nedenlerini anlayabilmek için
aileyi çağırdım ve baba geldi. Geliri
açlık seviyesinin altında, 6 kişilik kocaman bir aileydiler. Kötü şartlarda
yaşıyorlardı. Annenin sağlık sorunlarına rağmen çalışması çocukları kötü etkilemişti.
Evdeki genç kızlarla iletişim çatışmaları da cabasıydı. Baba bunca yükün
altında bunalıyor, sonunda öğrencime patlıyordu.
Uzun bir görüşmenin ardından
tek bir şey söyledim: “sizi çok iyi anlıyorum, ancak bunaldığınızda lütfen
öğrencime vurmayın. O bu yükü kaldıramaz.”
Daha sonra şöyle bir strateji
izledim ve çok işe yaradı:
- Onu asistanım ilan ettim. Zamanla sağ kolum oldu. Çiçekleri sulama, biten tebeşiri haber verme ondan soruluyordu.
- Uygun olmayan bir şey yaptığında kızmak yerine, göz hizasına eğilir “üzüldüğümü” söylerdim. Çoğu zaman ona sarılıp başını okşar, onu çok sevdiğimi anlatırdım.
- Çok daraldığında yanında bir gözlemciyle bahçede 1 tur koşuyordu.
- Her sabah nasıl olduğunu, dün neler yaptığını anlatmasını isterdim. Hergün ama hergün bana dün neler yaptığını anlatırdı. Sonunda gerçekten duygularını tanımayı ve ifade etmeyi başarmıştı.
- Aileye, özellikle babaya her gördüğümde ne olur vurmayın demekten usanmadım. Baba, sağolsun, tuttu kendini. Vurmadı, hırpalamadı. Gün geldi duvara yumruk attı ama çocuğuna vurmadı.
Çocukların uğradığı şiddet çocuklardan kaynaklanmıyor. Konu tamamen
ebeveynlerin sorunlarından ileri gidiyor. Burası oldukça net. Şiddetin asıl
nedeni, büyüklerin halledilmediği sorunlar.
Eğer
siz de çocuğunuza şiddet uyguluyorsanız hemen durun ve nedenini bir düşünün! Gerçekten bir çocuk, hem de kendi çocuğunuz şiddeti hak eder mi? Kendi öfkenizle yüzleşin . Çocuğunuzun yaşamını cehennem
olmaktan çıkarın. Sizi ne kadar kolay bağışladığını
ve çok mutlu bir çocuk olduğunu göreceksiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder