11 Aralık 2013 Çarşamba

Bu filmleri çocuklar seyretmese de olur...



Bambi’nin annesi ölüyor ama filmde ölüm sahnesini göstermiyorlar fakat izleyiciler yıllar sonra bile aslında sadece hayallerinde canlandırdıkları bu acıklı sahneyi ve Bambi’nin çılgınca annesini arayışını hatırlıyor.


Dumbo’nun annesi ölmüyor ama annesi ve Dumbo zalimce birbirlerinden ayrılıyor. Ölmüşten beter oluyor. 


Filmin başında Nemo’nun annesi vahşi köpekbalıkları tarafından öldürülüyor ve bu sahne gösteriliyor. Nemo travma geçiriyor, baba lafı dinlemeyince kayboluyor. Tüm bu keşmekeşin içinde baba Alzeimerlı bir dişi balıkla yakınlaşmayı beceriyor. Senaryo yazarını tebrik ediyorum.


Mülayim bir dinazor olan Littlefoot’un annesi vahşi bir T-Rex tarafından hunharca öldürülüyor. 



Yavru aslan Simba’nın babası koşan vahşi hayvanların altında ezilerek ölüyor ve Simba bu ölümden kendini suçluyor. Ayrıca yavrucuk film boyunca bir sürü haksızlığa maruz kalıyor. Bir de müzikler insanda 70'lik rakı açıp kafaya dikme isteği uyandırıyor. 


Ne diyeyim, ayrılık, boşanma , babanın tekrar evlenmesi, eve iyi olsa bile bir üney anne gelmesi , öz annenin kanser olması. Ne ararsan var. Bol ağlamalı ve acıklı.


6 ay önce ölmüş bir annenin ardından tutulan yas, bozulan ilişkiler, yas mas derken 6 ay sonra taş gibi Scarlet'e yazan bir baba. Sonu iyi de bitse arada acıklı sahneler var. 


Çocukları olmayan bir çiftin yavaş yavaş neşelerini kaybetseler de birbirlerine tutunması. Eşlerden birinin ölümü ve kalan eşin içine düştüğü yalnızlık. Yanlış anlamayın bu bir çizgi film. Baş rolde Küçük Emrah oynamıyor.


İki iyi arkadaştan birinin arı sokması sonucu ölümü ile biten filmden çıkınca İstiklal Caddesini hıçkıra hıçkıra ağlayarak yürüdüğümü hatırlıyorum. Üstelik 25 yaşında filandım. 


Ne yapsalar çocuk sahibi olamayan bir çiftin, çocukları olsa beraberce neler yapacaklarını yazdıkları kağıtları bir teneke kutu içinde bahçelerine gömmeleri sonucu topraktan çocuk çıkması gibi saçma bir olayla başlayan son derece duygusal bir film. Çocuk sonunda tüm yapraklarını döküyor. O kadar diyeyim.


Biz dünyalılar “Uzaylı da olsa can” diyerek ET’nin hastalanmasına üzülürken o hayırsızın çocukları terk edip yürek burkan sahnelerle uzaya geri dönmesi ... Çok acımasız ve duygusal.


Yavru olarak aileye katılan yaramaz köpecik Marley’in yavruyken ailenin hayatını kabusa çevirmesi daha sonra büyüyüp, yaşlanıp ölmesi çocuklar için üzücü. Hatta benim gibi kedi-köpek sevenler için de çok üzücü. 


12 yaşında bir çocukken dilek kutusundan büyümeyi dileyen, ertesi gün birden bire 30 yaşında bir bedene fakat 12 yaşında bir zekaya sahip olan bir çocuğun öyküsü. Filmde küfür ve sigara içen 12 yaş çocuklar olduğu için dikkat edilmesi gerek.


Hayaletler olmasının dışında hayaletlerle sex var. Hem de öyle böyle değil. Daha ne diyeyim yani.


Filmde bolca küfür , sigara, flört , bekaret, delik prezervatif nedeniyle ortaya çıkan erken yaşta hamilelik konuları mevcut. Cevap veremeyeceğiniz sorularla karşılaşmamak için küçüklere seyrettirmemekde fayda var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder