1 Ekim 2012 Pazartesi

Blog Babba'dan bir alıntı



Görsel
Gece saat 12:20. Gözlerimin ısrarına dayanamayıp ben de halihazırda yatmış olan karımın ve oğlumun odasına doğru yollanıyorum. Annesinin biricik oğlu uyanmasın diye kapıdan Pembe Panter’in gölgesi gibi süzülüp, en ince ayrıntılarına kadar hesaplanmış bir kareografiyle pijamamı giyiyorum. Tam yatağa giriyorum ki, sevgili karım beni ”Yavaş, yavaaaş” diye karşılıyor. Bu sevimli karşılama içimi ısıtıyor. O sırada oğlan kıpırdanıyor ve ben yatağın üstünde emekler pozisyonda donmuş, nefesimi tutuyorum. Neyse ki uyanmıyor ve ben gevşeyerek uzanıyorum. Rüyam daha başım yastığa gömülürken başlıyor:

Lisedeyiz, yine meydanda sıralar halinde dizilmiş bir törenin başlamasını bekliyoruz. Ben geç kalmışım, o yüzden paniklerken birden üstümde hiçbirşey olmadığını farkediyorum…Çıplağım…LAN??!! Ne? Nasıl?!
Herkes bana mı bakıyor?
Bakmıyor?
Ohh, görmüyorlar 
Çıplağım lan 
Bi dakka şu tipler bakıyor işte? :(
Parmakla gösterdi bir tanesi! Serkan koş!!
Aralarından geçmek zorundayııım!!! (DONK) Elimle kapasam mı acaba (DONK) N’oluyo lan? Kim vuruyo (DONK) kafama (DONK)…derken uyanıyorum ve sevgili oğlumu yastığıma uzanmış bana kafa atarken yakalıyorum.
“Lan git” diyemeden biricik oğlunun annesi “Serkan kay biraz da yer aç çocuğa” diyor.
Biraz daha kayıyorum….Oğlum açılan yere yerleşiyor…(DONK) Biraz daha kayıyorum…O da geliyor…ve en sonunda tamamen geri çekilip tüm yastığı üstünde uzunlamasına yatan oğluma bırakıyorum :(
Bu film tanıdık mı? (Daha çok yastıkla ilgili kısmından bahsediyorum. Rüyada çıplaklıkla ilgili değil. Hayır, rüyada çıplak olmanın anlamını bilmiyorum)
Siz de huzurla uyurken böyle acımasız bir canavar tarafından vahşice bir saldırıya uğruyor musunuz?

Ben 16-45 yaş grubunda ki her erkek gibi çok belgesel seyrettim, ne kanguruda, ne balinada, ne de karincayiyende boyle bir muhabbet gördüm. Yavru babanın yerine göz dikecek, baba da usul usul kaçacak. Doğada kırarlar adamın kalbini. Lakin evde öyle olmuyor işte. Bu olay her gün gecenin bir yarısı tekrarlandığında insan peki ne yapabilirim diye düşünüyor:

KARŞI KOY?
O biraz sıkar işte. Bu seçeneğin riski sen (eşşşek kadar adam) minicik bebeyle tepişirken bebenin uyanmasıdır. Gece uykusundan uyandırılan bir çocuğun kendisi on, uyandırdığın için annesi yirmi kaplan gücündedir. Birinden kaçsan öbürü yer seni. Çiğ çiğ.

SENDE KARININ YASTIĞINI AL?
Riski kesinlikle daha az bir opsiyon. Önce karına kıçım kıçım yaklaşıp, sonra hafifçe yastığıyla temasa geçebilirsin. Kesin olan birşey, azar işiteceğindir. Çok da fifi dersen, en azından başının bir kısmını koyabileceğin bir yastık köşen olur. Hava sıcaksa bir yastıkta iki kafa kocamaktan çok pişebilir, aman dikkat.

BEN DE O ZAMAN GİDER SALONDA YATARIM, BU NE LAN?!
Yok yee. Bunu yapmanın duble riski var: Bir, karın gitmene izin vermez. Oh be, sen rahat rahat takıl salonda, annesi burda zırt pırt uyanan şeye tek başına baksın, yemezler güzelim. İki, anca gidersin. Karın ve çocuğun senin yastık dışında feragat ettiğin tüm arazine sahip çıkarlar. Bana ne, ben salondayım, deme. Çünkü bi daha geri de alamazsın, iyice yayılmaya alışırlar göz kapayıp açıncaya kadar. Ondan sonra hep salonda yatarsın. Ha burdan ne çıkıyor? Salonda rahat uyursan, kaç. Mutlu bir uyku ve baldan tatlı rüyalar seni bir cennet bahçesine dönüşecek olan salonda bekliyorlar. Salonda koltuklar çok modern ve şık (yani son derece rahatsız) diyorsan, o zaman bu opsiyonu zorlama, yatak odasına hiç geri dönemeyebilirsin.

Sabah kafam tekmelenerek uyanıyorum “tatlı” uykumdan. Yastıksız yattığım için, birkaç saniye sadece göz kapaklarımı oynatabiliyorum. Derken tekmelerden kaçmak için hafif doğrulup “Boynum çok ağrıyor” diyorum. Karımın karşılığı ise “Serkan salondan Sarp’ın suyunu getirsene” oluyor. :)
Bu delicesine empatik ortamda mutluluk perileri etrafımda dansederken çökmekte olan deve gibi sesler çıkararak yataktan kalkıp salonda unuttuğumuz suyunu getirmeye gidiyorum oğlumun. Ben odadan çıkarken o da yastığıma uzanmış sırıtarak bakıyor ve “babba? babba gittiii” diyor…

Not: Bu yazı çocukları geceleri uyandığında onları geçici veya kalıcı olarak yataklarına alan anne babaları kapsar. Hiç almıyoruz, veya hiç ihtiyacımız olmadı, uyanmıyor ki diyenler, siz ne yüce ne güzel uykular sürmektesiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder