Dün, tee hamileliğim zamanında gitmek istediğim, ama her gittiğim etkinlikte uyuduğum için reddedildiğim bir oyuna gitmek nasip oldu. Ayrıca Ferhunde'yi (Deniz Çakır) de canlı canlı görüp haketten taş mı değil mi anlamış oldum. Bu arada kendisi gayet taş. Ama oyunculuğu için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Yada yanındakiler çok iyiydi. Oyun, beş tane çatlağın etrafında gelişiyor. Bunların en çatlağı Selen Uçar'a bayıldım mesela, bazılarına boşuna ödül vermiyorlar (15. Adana Altın Koza - En İyi Kadın Oyuncu). Sonra Bülent Alkış'ta çok iyiydi. Soner'e (Mete Horozoğlu) gelince "Öyle Bir Geçer Zaman Ki"de Aylin'in ardından tuutuğu yasın komedi versiyonunu oynuyor gibiydi. Biraz fazla abartılıydı oyunu. Dolunay Soysert'i zaten pek sevmem ve yine biraz yapay kalmıştı.
Genel olarak konu da, konunun işleniş şekli de, oyuncular da iyiydi ama oyun çok uzatılmıştı. Sonlara doğru uyumamak için biraz kendimizi zorladık. Oyunun bitmesini ve eve gitmeyi istemeyi sevmiyorum ben. Oyun sarmamış demek bu. Cam'da da biraz öyle oldu.
Bu arada, bu oyunda küfür gırla ama hiç bu konuda eleştirildiklerini okumadım. Küfür yasağı sadece Cem Yılmaz'a mı var acaba ? Öte yanda itiraf etmek gerek, en çok küfürlü sahnelerde güldü seyirci. Türk milleti küfürü seviyor, yazar çizer ne yapsın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder