Cimcime doğmadan aylar önce başladım çocuk odası fotoğraflarına bakmaya ve binlerce foto inceledim, fikir topladım. Amacım önceleri şirin bir kız odası yapmaktı fakat zamanla odayı çocuğun gelişimine uygun olarak düzenlemenin daha yararlı olduğunu farkettim. Bu yüzden küçük hanıma iki oda tahsis ettik. İlk oda yatak odası ; evin arka ve sessiz tarafında, ebeveyn yatak odasının hemen yanında, uyumak veya uyanınca sesini kolayca duyurmak anlamında çok stratejik bir konumda. İkinci oda oyun odası olarak kullanılan eski oturma odamız. Diğerine göre evin daha güneşli bölgesinde. Bu oda Cimcime büyüdükçe şekil alan, gelişimini destekleyici şekilde dizayn edilen bir oda halinde. Yani hala yapım aşamasında.
Yatak Odası :
Uyku danışmanlarının söylediğine göre yatak odasında perdeler kalın , ışığı geçirmeyen, koyu renkli kumaşlardan olmalıymış. Fakat koyu renkler bizim odanın beyaz mobilyasına uymadığı için (eee biraz da estetik tabii) biz panjur yaptırıp perdeleri pembe tül ve pembe papatyalı beyaz kalın güneşlik şeklinde seçtik. Yatak zamanlarında panjurları indirip zifiri karanlık bir oda elde ediyoruz. Çünkü insanları rejenere eden, dinlemesini, tamir olmasını sağlayan, bağışıklık sistemini güçlendiren melatonin hormonu karanlıkta salgılanıyormuş. Böylece uyku derinleşip kalitesi arttırıyormuş. Buna bağlı olarak dinlenmiş ve rejenere olmuş hipofiz bezi çok daha fazla büyüme hormonu salgılayabiliyormuş. Kısacası işin gerçeği uyusunda büyüsünde değil “karanlıkta” uyusunda büyüsünmüş. İşte biz bu bilgilerin ışığında pardon karanlığında seçtik perdelerimizi. Ayrıca özellikle yazın çok erken doğan güneş kızımızı rahatsız etmediği için uyku süresi de uzamış oluyor
Yürüyebilen bir çocuk kendi yatağına kendisi çıkabilmeli ve inebilmeli. Cimcime yürümeye başladıktan sonra karyolanın sürgülü korkuluğunu sökmemiz gerekirdi fakat çok dönerek yattığı için cesaret edemedik. Aşılması gereken sevimsiz engelleri ortadan kaldırınca uyumaya gitmek daha eğlenceli olabilir. Yatağın kenarına ve yere minderler yerleştirerek yumuşak bir geçiş yapılabilir. Montessori anlayışıyla dizayn etmek isteseydik küçük bir yer yatağı yeterli olurdu.
Yerler parke, çoğu yerde halı yok. Cimcine için anti allerjik, kısa tüylü bir halı tercih ettik. Hoş evde kedi olduğu için halıdan dökülen tüy ihmal edilebilir.
Şifonyer ve Elbise dolabımız aşağıdaki resimde olduğu gibi çocuk boyunda değil maalesef. Ben de alt raflara havlu, çorap, iç çamaşırı, toka, şapka, çanta gibi aksesuarlarını koydum özellikle, kendisi alıp yerine koyabiliyor. Hadi kızım banyoya deyince koşup çekmeceden havlusunu alıyor. Dolabın askılık kısmı yüksek ama asılması gerekmeyen giysileri yine boy hizasında tutmaya çalıştım. Yaz mevsiminde yazlık giysiler, kış mevsiminde kışlık giysiler. Böylelikle giymek istediği herhangi bir şey varsa, seçip giymeye çalışmayı başarabilir.
Aydınlatma konusu bizde biraz değişik. Bizim evdeki tüm lambalar antikadır (her anlamda). Hamileyken dükkan dükkan gezip hem çocuk odasına hem de odanın renklerine uygun lamba aramıştık günlerce. Sonunda bulduk da. 1930’lardan kalma üzerinde sallanan at çıngırak falan gibi figürlerin olduğu geniş ve basık bir silindiri andıran pembe opalinden bir lamba bizimki. Çocuk odasına uygun çünkü ampul hem camın içinde (bir nevi dev karpuz lamba) hem de tavana dönük, yani direk ışık gözüne girmiyor çocuğun. Renkler de odaya uygun, daha ne olsun. Bu arada tasarruflu ampullerin ciddi oranda radyasyon yaydığını söylüyor uzmanlar. Ne kadar doğru bilmiyorum, henüz araştırmadım. Ama ışığı yakınca geç yandığı için ben zaten çok sevmiyorum. O yüzden yatak odalarına takmadım.
Oyun Odası :
Yatak odasında sadece Cimcimenin uyku arkadaşı kahverengi bir tavşan (tayban) bulunuyor. Bunun dışındaki tüm oyuncaklar oyun odasında duruyor. Daha önce yerden tavana kadar olan kitaplığı Cimcimenin boyunda ikiye böldürüp oyuncak rafı yaptık. Kitaplar ve oyuncaklar hep elinin altında açık raflarda duruyor. Biz aslında bunu yüksek raflı dolaplara kızımızın tırmanabileceğini, her ne kadar duvara monte edilse bile yüksek olduğu için devrilebileceğini, sallandığı zaman üzerinde bulunan eşyaların aşağı düşebileceğini düşünerek yaptık. Fakat bilmeden Montessori felsefesine uygun davranmışız. Ayrıca oyuncaklarını çocuğun göreceği şekilde dizmek hafıza ve mantığın gelişmesini sağlarmış.
Kitapların da üst üste veya yan yana değil kapaklarının görüneceği şekilde dizilmesinde fayda var. Böylece kitapları kapaklarından tanıyabilir. Bu yaşlarda kitaplar kapağa göre değerlendiriliyor.
Kitaplığı yukarıdaki gibi özel imal ettirmek yerine İKEA'da satılan baharatlık raflarını kullanarak aşağıdaki gibi kendiniz de yapabilirsiniz.
Odanın bir duvarını da “Boyama Duvarı” ilan ettik. Aslında Cimcime bu kararı kendisi verdi. Kalemi eline aldığı ilk anda koşup o duvara çizgiler yapmaya başladı. Fakat boyaların duvardan kolay çıkmadığını ve bu yüzden duvarda yer kalmadığını farkettik. Durumun başka duvarlara şıçramaması için duvara çok büyük bir koliyi açarak yapıştırdık. Daha sonra ana okullarında kullanılan ve üzerine sanat etkinlikleri yapılan 1x2 m boyutlarında kese kağıdı renginde bir kağıt bulduk. Koliden daha ince olduğu için zaman zaman yırtılıyor ama olsun. Beyaz olsa daha iyi olur tabi. Yine de işimizi görüyor. Ayrıca güzel çizimleri kesip saklayabiliyorsunuz. Thicibo'da satılan kapakları kara tahta görünümlü elbise dolabı da resim çizim faaliyetleri için çok uygun.
Duvarın üst kesimlerine de harf ve rakam çıkartmaları yapıştırdım. Henüz öğrenmesini beklemiyorum ama göz aşinalığı olsun istedim. Oyun aralarında rakamları gösterip sayıyoruz. Mesela zıplayacaksak önce üçe kadar sayıyoruz. Bazen “biy iti üttt dodo did biti midi” diye sayıları kendi kendine saydığını duyuyorum. (üçe kadarı doğru sonrası atmasyon). Harf ve sayı yerine flash kartları da duvarlara bordür gibi kullanabilirsiniz.
Emekleme sürünme dönemlerinde odasında ayna da bulundurmak faydalı. Yerden kendini görebileceği şekilde bir ayna yerleştirilmesi kendini incelemesine olanak sağlayacaktır.
Odada kanepemiz var ama genelde yerde oturulduğu için yine anti allerjik, kısa tüylü bir halı tercih ettik. Biz kullanmadık ama kauçuk matlar da özellikle yeni yürüme döneminde faydalı olabilir. Aydınlatma yine daha önce bahsettiğim yatak odasındakine benzer bir antikaydı fakat temizlemek isterken kırdık. Şimdilik idareten kelebekli bir aydınlatmamız var.
Açık raflar , boyama duvarı falan lafta çok güzel şeyler ama oda normal zamanlarda harp alanı gibi görünüyor. Dağınıklığı biraz azaltabilmek için IKEA’dan büyük kutular alıp üzerlerine hayvan çıkartmaları filan yapıştırmıştım fakat kutuların üzerine çıkıp yere atlamaya, üst üste koyup basamak yapmaya, kafasına geçirip oraya buraya çarpa çarpa koşmaya (oyun icat etme kapasiteleri sonsuz) başlayınca kutuları kaldırmak zorunda kaldım. Şimdi aşağıdakilere benzer daha küçük kutularla idare etmeye çalışıyoruz.
Okula başlayınca oyuncakları da azalttım zaten. Daha çok kitapları, legoları ve puzzleları sürekli ortalıkta bırakıyorum. Diğer oyuncakları toplayıp kaldırıyorum, aradan biraz zaman geçtikten sonra tekrar çıkarıp veriyorum yeni alınmış gibi sevinerek oynuyor. Oyun zamanları raflardaki tüm oyuncaklar, legolar ve kitaplar yerde oluyor. Öyle ki bazen basacak yer bulamıyor insan. Ama çocuğumun mutluluğu için titizlikten, düzen takıntısından ödün vermem gerekti. Ne yapalım 2 yaşında bir çocuktan tertip düzen bekleyemeyiz. O oyuncaklar da oynansın diye alınıyor, raflarda düzenli düzenli duracaklarsa oyuncakçı dükkanında zaten öyle duruyorlar, orada kalsınlar.
Tertip ve düzenden önce öğrenilmesi daha öncelikli olan özgüven, özsaygı, disiplin, hayal gücü, okuma sevgisi, kendi kendine yetebilme, mantıklı düşünme, analitik düşünce, pratik düşünce gibi özellikler var bu hayatta. Bu özelliklerin %70’i çocuk 7 yaşına gelene kadar oluşuyormuş. O nedenle, odanın bir duvarını boyama duvarı yapmak ruhunu, oyuncaklarını göreceği şekilde dizmek hafızasını ve mantığını, dolabından istediği giysiyi çekip giymek özgüvenini geliştirecektir diye düşünüyorum. Tertipli olmak zaman içerisinde örnek göre göre kazanılabilir.